14 Aralık 2009 Pazartesi

Dana Haşlama...


Bir müzik çalar kulağında, sakin sessiz. Dinlenmenin bir nevi yollarından birisidir hafif bir müzik dinlemek, bende şu an aynen bunu yapıyorum. Eskileri çok karalardım birşeyler, çok duygulu anlarım da ya da üzüldüğüm zamanlarda yazardım, yazardım sonra atar giderdim yazdıklarımı. Oğlumu ilk kucağıma aldığımda da bir dörtlük çıkıvermişti birden. Kucağımdaki ilk fotoğrafına da kondurmuştum bu dörtlüğümü. Severim yazmayı, severdim... Çok güzel olmasa da anlatırdım kendimi, hissettiklerimi. Biraz doğaya aşıktım, zaten yazımın biryerlerinde gösterirdi güzel güneşini ya da yağmurunu.
Şimdi oldumu dana haşlamanın altında böyle bir yazı bilemiyorum ama bugün bu telden çalayım dedim, bir terazi burcu olan beni, slow bir müzikle ancak bu anlatabilirdi.
Yaa şimdi kim açtı bu müziği :) sadede gelelim :)
Malzemeler:
Yarım kilo dana haşlamalık et ( kuzu incik veya tavuk incik de tercih edilebilir)
2 orta boy soğan
Yarım limon suyu
1 çorba kaşığı un
1 yemek kaşığı tereyağ
2 patates
2 havuç
Tuz, karabiber
Yapılışı: Etin üzerine çıkacak kadar su eklenir, kabukları soyulmuş soğanlar bütün halde etlere ilave edilerek yumuşayana kadar pişirilir. Başka bir tencerede tereyağ eritilir, temizlenmiş ve uzunlamasına doğranmış havuçlar sotelenir, 1 çorba kaşığı un ilave edilerek bir iki çevrilir. Haşlanmış etler suyu ile birlikte bu karışıma ilave edilir. Patateslerde havuçların büyüklüğünde doğranarak tuzu karabiberi ile birlikte yemeğe dahil edilir. Limonu eklenir. Havuçlar ve patateslerde pişince maydonoz ile süslenerek servis yapılır. Afiyet olsun.

7 Aralık 2009 Pazartesi

Tavuk Lokumu...


Tarif defterimin en başında yapılmayı bekleyen ve tadı içli köfteyi andıran çok nefis bir aperatif oldu. Kısır, patates salatası, mercimek köftesinden başka değişik bir tarif düşünürseniz harika bir tercih olur diyebilirim.


Yapılışı: Haşlanmış rondodon geçirilmiş 1 tavuk göğsü, sıcak suda ıslatılmış 1 su bardağı ince bulgur, ince kıyılmış 1 çay bardağı ceviz, 2 diş sarımsak, 1 limon suyu, tuz, karabiber, kimyon, kırmızıbiber derin bir kaba alınır.
1 çay bardağı sıvıyağda 1 baş rende soğan kavrulur ,1 çorba kaşığı salça eklenir karıştırılır ve hazırlanan karışıma ilave edilir. Hepsi bir arada yoğurulur ve minik toplar yapılarak sıcak veya ılık servis yapılır. Afiyet olsun.

4 Aralık 2009 Cuma

Bereket Çorbası...


İşte geldim burdayım :) Arkadaşlar ne oldu bana böyle bilemiyorum. Koşuyorum, koşuyorum ama bir türlü hayatın ucundan yakalayamıyorum...Yeter dedim, kalk ve silkelen :) Bayramda hastalıktan yapamadığım ev temizliğiyle uğraştım bu birkaç gündür. Birşeyler yapıyorum ama nedense bir türlü bitmiyor. Neyse artık hayıflanmayı bıraktım. Bu vereceğim çorba tarifim gerçekten çok leziz ve de her zaman olduğu gibi pratik :) ismi gibi sofranızdan bereketiniz eksik olmasın.
Yapılışı: Sıvıyağda 1 baş soğan kavrulur. 3 yemek kaşığı un ilave edilir ve kavrulur. Salça eklenir ve sıcak su eklenerek çırpıcıyla açılır. Tavuk suyunuz varsa daha da lezzetli oluyor. Yoksa bulyonda ilave edebilirsiniz. 3 çorba kaşığı mercimeği, 3 çorba kaşığı bulguru, 3 çorba kaşığı pirinci beraberce yıkayıp çorbaya eklenir. İçerisinde ki malzemeler pişince yarım çay bardağı kadar da tel şehriye eklenir. Çorbanın kıvamı kaynar suyla ayarlanır. Tuzu, karabiberi, kimyonu, nanesi eklenerek servis yapılır. Afiyet olsun.

24 Ekim 2009 Cumartesi

Kış soğukları gelmeden...



Yeğenimin ilk kışında, ilk beresi ve atkısı teyzesinden olsun istedim. Geçen seneden blogumu takip edenler bilirler ki ben Bravo dergisinin hiç bir sayısını kaçırmamaya çalışıyorum. Bu örneğide o dergiden esinlendim. 25 günlük yokluğumda beni merak eden bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Eskisi gibi bloguma yazı ekleyemiyorum. Biraz oğlumdan zaman bulamamaktan biraz da bu aralar yeni birşeyler denemek istemediğimden dolayı diyebilirim. Bu durumumdan bende hoşnut değilim ama zamanla geçiceğini umuyorum :)
Kocaman sevgiler ve çok güzel bir hafta sonu sizlerle olsun...

2 Eylül 2009 Çarşamba

Enginarlı Pilav...


Buzdolabımın kapağında tarifi uzun zamandır bekliyordu. Geçen gün pazara gidip enginar alınca da bu tarifi uygulamak için zemin hazırlamış oldum. Alışkanlıkla mı alakalı yoksa aklımıza mı gelmiyor bilemiyorum ama çok nadir tüketilir bizde. Bu sefer pilavımın içerisinde tattık, tadı gerçekten çok leziz oldu. Misafir sofraların da sunabileceğiniz bir lezzet. Deneyenlere afiyetler olsun.
Malzemeler:
3 adet enginar
Yarım limon suyu
1 demet dereotu
Yarım demet taze nane ( ben 1 tatlı kaşığına yakın kuru nane kullandım)
1 adet orta boy soğan
1 çay bardağı zeytinyağı
2,5 bardak pirinç
Tuz ve bir tutam şeker
Yapılışı:
Enginarlar yarım limon sıkılmış suda yumuşayıncaya kadar pişirilir. Pirinçler sıcak ve tuzlu suda 20 dk. bekletilir. Kıyılmış soğanlar yarım bardak zeytinyağında kavrulur. Üzerine kaynatılmış 3 bardak su eklenir. Tuzu ve şekeri atılır. Yıkanmış pirinçler ve irice doğranmış enginarlar da ilave edilerek pişmeye bırakılır. Suyunu çekmesine yakın kıyılmış dereotu, nane ve yarım çay bardağı kalan zeytinyağı da ilave edilir, karıştırılır. Tekrar kapağı kapatılarak tamamen suyunu çekince demlendirilir ve servis yapılır.

1 Eylül 2009 Salı

Haydi Biber Közleyelim...

Markette bugün dolanırken nihayet kırmızı biberin fiyatının düştüğünü gördüm. İnsanlar domatesin başında, ben biberin başında 3 kilo kadar almışım :) Onlar domateslerle sanırım salça, ben ise biberleri közleyip kışın yemek üzere buzluğuma göndericem. En kolayı da fırın tepsisine dizip bir defada birçok biberimin bir anda közlenmesi...
Denemeyenler için bilgi olarak; közlenen kırmızı biberlerin kabukları soyulur, çekirdekleri çıkarılır, Bir öğünlük yani 5 veya 6 adet olacak şekilde buzdolabı poşetlerine koyularak derin dondurucu da saklanır.
İster dilimlenerek sarımsak, sirke, zeytinyağı ile soslanır, istenir se salatalara, istenir se sade olarak sabahları peynirle yenir vs. vs...

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Milföylü Tavuklu Bezelye...


Ramazan geldi de ilk haftasını bitirdik bile. Okul yıllarımda defterimin arka kısmına üşenmeden 30 günü de yazar ve zevkle her günü işaretlerdim, şimdi yılların nasıl geçtiğini anlamadığım gibi bu güzel ayı da yavaş yavaş ama güzelliklerini yaşayarak geçiriyoruz. Bir de Ramazan ayı ile ilgili unutamadığım bir diğer okul anımsa, Lisenin hangi senesinde hatırlamıyorum, iftar okul da olduğumuz saate denk geliyordu, sıra arkadaşımla yemekten vazgeçemediğiz, ekmek arası kızartılmış patates özel ve spasiyel menümüzdü. Güzel olanı ise ikimizin de aynı şeyi getirip, beraberce iftarımızı açmamızdı. Hey gidi günler :))
Biraz nostaljiden sonra bu akşam ki iftar soframızda bulunan doğaçlama yemeğimde sıra. Biz beğendik, kolay ve pratik bir yemek oldu. Üzerinde ki milföyü, çıtırlığıyla yemeğe güzellik kattı. Milföylere renk katması ve lezzet vermesi için salça ile karıştırılmış zeytinyağı sürdüm. Denerseniz umarım sizde beğenirsiniz.

Ayrıca bu iftar menümü sevgili Sevil arkadaşımın İftar bereketi etkinliğine gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşım.

Malzemeler:
4 adet milföy hamuru

1 küçük konserve bezelye

1 tavuk göğsü
1 adet domates
1 kuru soğan
1 diş sarımsak
1 adet sivri biber
Tuz, karabiber, pulbiber
Milföyün üzerine sürmek için; 1 tatlı kaşığı salça ve 1 tatlı kaşığı sıvıyağ

Yapılışı:
Sarımsak ve soğan sıvıyağda kavrulur. Kuşbaşı doğranmış tavuk etleri ilave edilir. Yüksek ısıda suyunu salmadan kızartılır. İnce doğranmış bibeler eklenir beraber bir iki çevrilir. Sırasıyla domates, bezelye ve baharatlar da ilave edilerek kavrulduktan sonra güveç kaplara bölüştürülür. Üzerleri hafif çözülmüş milföyler kapatılarak, milföylerin üzerine salça ile yağ karıştırılarak sürülür. 170 derece fırında milföyler kızarana kadar pişirilir. Afiyet olsun.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Şeftalili Muhallebi...

İftardan sonra hem meyva hem de hafif bir tatlı tercih edenler için tavsiye ederim.

Yemekten sonra biraz fazla ağırlık bastı bana :) bir çay demleyip kendime gelsem iyi olacak, yoksa yanıbaşımda lülü lülü konuşan oğluma nasıl yetişebilirim :)

Tarif Lezzet dergisinin Güzel Şeyler ekinden.

Malzemeler:
1 litre süt
1 su bardağı tozşeker
2 yumurta
7 yemek kaşığı buğday nişastası
2 orta boy şeftali
3 yemek kaşığı şeker
Yapılışı:
Süt, şeker, yumurta, nişasta hepsi birlikte mikserle karıştırılır. Orta ateşte devamlı karıştırılarak pişirilir. Muhallebi kaselere boşaltılır, soğuması beklenir. Diğer tarafta 2 şeftali kabukları soyularak minik minik doğranır. 3 kaşık şeker ile birlikte tavada şeftaliler yumuşayana kadar pişirilir. Muhallebinin üzerine pay edilir. Dolapta soğutulduktan sonra servis yapılır.
Afiyet olsun.

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Sosyete Mantısı...

Ramazan ayında son saatlere doğru neler geçer aklımızdan, ondan da yerim, bundan da yerim :) Bu tarifimde eşimin aklına geldi, hadi dedim bu gün ki iftar soframızda da, sosyetik mantımız olsun :)
Hem bu kadar kolay olan ve de bir o kadar lezzetli olan bu mantının da unutulmaması için bloguma yazıyorum. Belki sizde şu an gördüğünüzde "evet ya, unutmuştum" :) diyebilirsiniz.

Yoğurtlanmamış olarak da denemeyenler için fotoğrafladım. Afiyetler olsun.
Allah'ım bütün iftar sofralarına bereket versin inşallah.
Malzemeler:
250 gr. kıyma
3 yufka
1 adet orta boy soğan
Tuz, karabiber
Üzeri için sarımsaklı yoğurt
Yapılışı:
Kıyma, minik doğranmış soğan, karabiber, tuz karıştırılır. Yufka 4 parçaya bölünür. Her bir parçaya 1 çorba kaşığından az kıyma alınarak elimizle her yerine gelecek şekilde sürülür. Topak kalmamasına dikkat edilir, ne kadar ince sürülürse o kadar çabuk pişer. Gül böreği gibi sarılarak en uç kısmı içe doğru kıstırılır. Diğer parçalar da aynı şekilde hazırlanarak, kızgın yağda kızartılır. Sarımsaklı yoğurt ve yağda kızdırılmış kırmızı biber gezdirilerek servis yapılır.

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Kısır...

Bir kısır tarifi de benden olsun. Blogumda çay saatinin baş kahramanı olsun istedim.
Yeni hafta da hayatınız da her işinizin rast gitmesi dileklerimle...
Sağlıcakla...

Malzemeler:
2 su bardağı kısırlık bulgur
Üzerine çıkacak kadar kaynar su
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı biber salçası
Yarım demet maydonoz
Yarım demet taze soğan
5-6 ad. salatalık turşusu
1-2 adet salatalık
1,5 limon suyu
Tuz, nar ekşisi, zeytinyağı
Yapılışı:
Kaynar su salça ile karıştırılarak, bulgura ilave edilir. Islatılmış bulgurun kapağı kapatılır, suyunu çekmesi beklenir. Hazır olan bulgura ince doğranmış malzemeleri eklenerek, tuzu, limonu, zeytinyağı eklenir. Üzerine dilerseniz küp doğranmış domates ve salatalıklarla süsleyip servis yapılır. Afiyet olsun.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Ev Usulü Tantuni...

Tantuniyi ilk Bakırköy' de yemiştim. O günden sonra aklıma geldikçe evde bu şekilde yapmaya başladım. Gerçeğinin yerini tutmaz tabiki ama, bu şekilde de biz çok seviyoruz. Acı bibere de bu aralar biraz fazla düşkün oldum, acıyla aram pek iyi olmasa da ağzım yana yana ve yine de ısrarla yemek geliyor içimden :) Tantuninin aslı, minik kuşbaşı etiyle yapılıyor.

Malzemeler:
6 adet yağlı veya dürümlük lavaş ( dürümlük lavaş tat olarak hafif tuzsuz olduğundan iç malzemesinin tuzunu ona göre ayarlamak gerekiyor. Yağlı lavaş benim tercihim )

350 gr. kıyma
2 orta boy soğan
1 büyük domates
2 çarliston biber
Tuz, karabiber
Yarım çay kaşığı kekik

Yapılışı: İri doğranmış soğanlarla birlikte kıyma kavrulur. Kıymanın kavrulmasıyla biber ve domates eklenir, sonradan tost makinasında lavaşla birlikte pişeceği için, domates ve biberin hafif pişmesi yeterli. En son tuzu, karabiberi ve kekiği de eklenir. Lavaşlara eşit miktarda bölüştürülür ve kenarları da içe katlanarak dolanır. Tost makinasında lavaşın kızarmasıyla servise sunulur. Afiyet olsun.


26 Temmuz 2009 Pazar

Kahvaltı için alternatif...

Pazar günleri alışıldığın dışında kahvaltı yapmak her evde olduğu gibi bizde de var. Dünden kalan ekmeklerim de değerlendirilmek istenince, kolay ve lezzetli ekmekçikler önerebilirim sizlere.
Ekmek dilimlerine becel, dilim kaşarlar, ince dilimlenmiş sucuk, domates, çarliston biber ve tuz.
İstenirse kekik de serpilebilir. Üstten ısıtılmış fırında kızarana kadar pişirilir. Afiyetler olsun.

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Bugün ne mi yesek...

"Bugün ne yesek" hayatımız yemek üzerine :) Mutfağımdan bugün servise sunulanlar..
Dün akşam dan beri patates salatası ve kızartılmış börekleri hayal ettim. Ne de çok özlemişim bu ikiliyi. Patates salatası için daha önce blogumda tarifini yazdığım sayfanın linkini tıklayabilirsiniz.

Şu an bulunduğum odanın da fotoğrafını çekmek isterdim :) Fiber internet bağlantısına geçtik bugün. Dolapların arkasından kablolar geçireceğimizden dolayı eşyalarım biraz hareketlendiler, Umarım memnun kalırız. Şimdilik herşey çok hızlı görünüyor :) Bende ışık hızında temizliğe geçsem çook iyi olacak...
Hepinize güzel ve keyifli bir hafta sonu diliyorum.

16 Haziran 2009 Salı

Milföylü Çıtır


Bizim için büyük bir şey başarmanın mutluluğunu yaşıyorum şu an :) Yaklaşık 6 sene öncesinden beri, burada ki büyük bir pastaneden ara sıra da olsa aklımazdan çıkmayan bu milföylü çıtırdan alırdık. Çileklisini bulmak biraz zor oluyordu. Biz akşam saatlerinde almak istediğimizden dolayı genelde kalmamış olduğunu öğrenerek umutsuzca evimize dönerdik :) Misafirlerimiz için istediğim kadar ve taptaze sunacağım tatlılarım oldu. Pastaneden aldığımız tatlılar da milföyleri ince ve kıyır kıyır olduğu için aşağıda ki resimde de göreceğiniz gibi, oklava ile incelterek, uzunlamasına ikiye kestim. Kabarmasını istemediğimden dolayı da çatalla üzerine noktacıklar açtım. Gerisini tarifte anlatmaya devam edeyim :) Heyecanlandım da birden :)
Tadı da aynı pastaneden aldığım gibi, hiç bir tat farkı yok, denemeniz tavsiye ederim.



Malzemeler:

Yarım kilo süt
1,5 tepeleme çorba kaşığı nişasta
1,5 tepeleme çorba kaşığı un
Yarım su bardağı şeker
1 çay kaşığı vanilya

Bir kişi için 1 milföy hamuru hesaplanır.
Bu ölçüler 4-5 kişi içindir.

10 adet kadar çilek

Üzeri için pudra şekeri

Yapılışı: Milföyler resimdeki gibi hafif çözülünce şeklini bozmadan inceltilir. Uzunlamasına ikiye kesilir.190 derece fırınca kızartılır. Diğer tarafta süt, nişasta, şeker, un birlikte pişirilir. Altını kapattıktan sonra vanilyası ilave edilir. Ilındıktan sonra milföyün üzerine bolca döşenir, araya çilekler ve tekrar kremasından sürülür. En üzerine ikinci milföy parçasını koyup, bolca pudra şekeri serpilir. Günlük bir tatlıdır. Kişi sayısına göre yapılır. Afiyet olsun.

9 Haziran 2009 Salı

Yaz Türlüsü...

Sıcakların arttığı şu zamanlar da dışarı çıkmak ne mümkün. Dün oğlumu kreşe bırakıp eve gelene kadar sıcaktan öyle yoruldum ki, bugün yine biraz esintili çok şükür. Ayberk'imle parka ancak akşam saatlerinde çıkabiliyoruz. Bugün de yine evden çıkmadan evdeki sebzelerimle bir türlü yaptım. Adı üstünde türlü olunca, dilediğim sebzeyi katmakla özgür oldum. Yanına da yaz meyvesinden karpuz kesildi mi bitti gitti :)


Yemeğin tarifine gelince;

Malzemeler:
Yarım kilo fasulye
1 patates
1 adet akdeniz kabağı
5 büyük boy domates
3 büyük diş sarımsak
2-3 sivribiber
1 büyük soğan
Sıvıyağ ve tuz
1 bardak sıcak su

Yapılışı: Fasulyeleri görünümü güzel olması açısından uzunlamasına kesip ikiye ayırdım, evde olan akdeniz kabağı yani tombul kabağımı da, dışını çatalla çizikler atarak yine fasulyenin uzunluğu gibi doğradım. Patatesleri de aynı şekilde uzunlamasına doğradıktan sonra, tencerenin dibine sıvıyağ, doğranmış soğan ve biraz fasulye biraz kabak, aralara doğranmış sarımsak ve biraz domates şeklinde hepsini tencereye aldım. En üstü sarımsak ve domatesle döşedikten sonra tuzunu ilave ettim. 1-2 kaşık yine sıvıyağ gezdirerek 1 su bardağı kadar sıcak su ekleyerek, kapağı kapalı olarak pişirdim. Sağlıklı bir yaz yemeği oldu. Afiyet olsun.

21 Mayıs 2009 Perşembe

"Seda Nazik"


Yine bu akşam evde ne yapsam, ne pişirsem diye düşünürken, dolabımı açtım. Yarım paket mantarım vardı, 2 tane de patlıcanım. Evdekileri değerlendirip bir yemek yapmak dı niyetim. Gerçekten bu kadar güzel olacağı benim bile aklıma gelmedi. Eşim eve geldiğinde közlenmiş patlıcan kokuları, bir yandan mantarlar :) ne yemek yapıyorsun dedi, dedim ismini koyacağız çünkü bunu ilk defa deniyorum :) Eşim yemekten sonra yüzünde gayet memnun bir ifade bayağı bir düşündü ve bu yemeği ben keşfettiğim için adı "Seda Nazik olsun adı" dedi. Gerçekten özel bir misafire bile yapılabilecek özel bir yemek oldu. Misafirlere servis esnasında bakır kaplarda sunulabilir mesela. Esasen etsiz ali naziğin üzerinde mantar sote olan bir yemek.. İkisinin tadı birleşince harika oldu diyebilirim :)


Bana yorum yazan bir arkadaşın, aslında Ali nazik değil de Hünkar beğendinin sosu olduğu için Seda beğendi olmalıymış demesi üzerine, yanlışlığımı bu yazı ile düzeltiyorum. Kendisine bilgilendirdiği için teşekkür ederim.



Malzemeler:

2 adet patlıcan
3 çorba kaşığı un
350 gr.kadar süt
2 çorba kaşığı margarin
2 yemek kaşığı kadar rendelenmiş kaşar
Tuz

200 gr. mantar
1 büyük soğan
1 büyük domates
2 sivri biber
Tuz, karabiber, nane

Yapılışı: Patlıcanlar közlenir, kaşıkla içi alınır ve minik doğranır. Diğer tarafta mantarlar yıkanır, orta incelikte doğranır. Ocağa 2 kaşık kadar sıvıyağı alıp doğranmış soğanlar ilave edilir. Kavrulduktan sonra mantarlar eklenir. Mantarlar pişmeye yakın ince doğranmış sivribiberler ve 1-2 dakika sonra da küp küp doğranmış domatesler ilave edilir. Domatesler içinde kaybolmadan, (Isınması ve hafif kendini bırakması yeterli) tuzu, karabiberi ve yarım çay kaşığı kadar nanesi ilave edilerek altı kapatılır.
Alt sosu Ali nazikde ki gibi, ilk önce margarin ocakta eritilir, üzerine un ilave edilir. Un 3-4 dakika kadar kavrulur. Süt yavaş yavaş üzerine ilave edilir. Miktarını koyarken sizde ayarlayabilirsiniz, kaşığa çok yapışmayacak şekildeyken rende kaşarlar ilave edilir. Daha sonra da patlıcanlar eklenerek karıştırılır ve tuzu ilave edilir. Servis tabağına önce patlıcanlı sos, üzerine de mantarlar döşenir, istenirse maydonozla süslenir. Afiyet olsun.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Kabaklı Havuçlu Çorba...


Havalar çok ısındı ama ben sürekli sıcak çorba pişiriyorum. Oğlum hafif bir grip geçirince, sebze de yemek istemeyince, çareyi çorbalara katmak da buluyorum. Çok şükür hastalığı ilerlemeden iyileşti. Bu çorba da tamamen evde olan sebzelerle yapıldı, tadını da ben çok beğendim. Oğlun yedimi derseniz, İştahsızlığından dolayı binbir oyunla yedirdim. Haydi oyunumu da söyleyeyim :) Tolga adında bir oyuncağımız var bizim. Traş bıçağının da bıçağı çıkarılmış, traş sabunu sıkılmış ve Ayberk beyimiz Tolga'yı traş ederken, yani transa geçmek üzereyken :) yedirdim. Bugüne kadar yaptığım oyunları yazsam herhalde oyunun gerçekten sınırsız olduğu bir daha kanıtlanabilir. Edebiyat da olduğu gibi, giriş acıkması, gelişme oyun, sonuç yine ben kazandım :)
Malzemeler:
2 büyük boy havuç
2 kabak
1,5 litre su ( yarı yarıya et suyu konulabilir)
1 et bulyon
1 çorba kaşığı tereyağ ve 2 çorba kaşığı kadar sıvıyağ
Tuz, karabiber
Terbiyesi;
2 yumurta sarısı
2 çorba kaşığı un
1 su bardağı süt
Yapılışı: Kabak ve havuçlar rendenin ince yeriyle rendelenir. Tencerede tereyağ ve sıvıyağ ile birlikte sotelenir. Sıcak su ve et bulyon eklenir, havuç ve kabaklar pişince ( zaten ince rendelendiği için çok kısa sürede pişiyor) Terbiyesi hazırlanır. Çorbadan biraz terbiyeye eklenerek ılındırılır ve çorbaya hızlıca karıştırılarak eklenir. Tuzu ve karabiberi de eklenerek 1-2 dakika sonra ocaktan alınır. Afiyet olsun.

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Hediyeleşmek Etkinliği ( Hediyelerimi aldım :))


Sevgili Bahar arkadaşımın düzenlediği "HEDİYELEŞME ETKİNLİĞİ" ne bende dahil olmuştum. Bu sabah birbirinden güzel hediyelerimi aldım. Föndü seti özellikle istediğim bir şeydi. Buzdolabı magneti de çok şirin bulduğum ve daha önce Deryalı Günler de görüpte yapmak istediğim bir süstü. Anlıyacağınız bu kadar güzel olabilir benim için. Bana hediye gönderen arkadaşım İ.Hasibe ÖZDEMİR Blog ismi İffetin Günlüğü ne çok ama çok teşekkür ediyorum, Candan mektubu ve özenip de gönderdiği hediyeleri için. Konya'dan geldi kargom. Bu sayede bende kendisini tanımış oldum. Tekrar teşekkür ederim :)

Bende bana çıkan blog arkadaşıma hediyelerimi gönderdim. Umarım o da benim kadar beğenir. Sürpriz olacağından dolayı ismini yazmıyorum :)

1 Mayıs 2009 Cuma

Çıtır Tavuk ve Ispanaklı Garnitür...


Perşembe günü Ağız Tadı programında Emine Beder yapmıştı bu yemeği. Garnitürüyle hoş olur diyerek bende denedim. Lezzetli bir akşam yemeği oldu. Çıtır tavuk çok defa duyduğum ama hiç denemediğim bir tarifti. Özellikle çocuklar için hoş bir yemek diyebilirim.

Malzemeler:
Yarım kilo tavuk göğsü biftek
250 gr. kilo ıspanak
200 gr. krema
1 paket baharatlı cips
1 çorba kaşığı un
1 çorba kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri
1 çorba kaşığı dolmalık fıstık
1 su bardağı süt
Tuz

Yapılışı:
Krema geniş bir kaseye boşaltılır. Üzerine 1 çay kaşığı kadar tuz ilave edilir. Diğer bir eniş kaba da cipsler ufalanır. Tavuk Biftekler önce kremaya sonra da cipse bulanarak, yağlanmış fırın tepsisine dizilir. 200 derece ısıtılmış fırında pişmeye bırakılır. Diğer tarafta 1 çorba kaşığı dolmalık bir az yağda kızartılır. Yıkanmış ve kökleri ayrılmış ıspanak yaprakları büyükçe doğranır ve fıstıklara ilave edilir. Ispanaklar kendini bırakınca hafif tuz atılarak altı kapatılır. Beşamel sos için 1 çorba kaşığı un az yağda hafif kavrulur, üzerine süt ilave edilir. Koyulaşınca kaşar peyniri de eklenerek, ıspanaklar la karıştırılır. Kızarmış tavuğun yanın da servis yapılır. Afiyet olsun.


Bu arada oğluma bir civciv aldık. Birkaç günlüğüne bizde misafir olacak. Bebek gibi birşey :) Akşam Ayberk'i ben uyuttum, civcivimiz Zilli'yi de eşim :) Pamuklardan bir yatak yaptık ona. Yanlız kalınca cik cik diye bizi çağırıyor. Avucumuzun içinde bir bebek gibi uykuya dalıyor. Oğluma da şimdiden sorumluluk verdik :) Ayberk nerde bizim Zilli peşinde :) Daha ne kadar bizim misafirimiz olur bilemiyorum, aldığımız yere çok büyümeden iade edicez ama şimdilik bizim Zilli evinde mutlu :)


Bu da ne kadar fotojenik olduğunu gösteren resmi :)

29 Nisan 2009 Çarşamba

Mayalı Poğaça...

Eskilerde hep sıkıntı olmuştur bu poğaça işi. Bir ara pamuk poğaçaya sarmıştım. Defalarca da pişirmiştim. Bu tarifini vereceğim poğaça gerçekten kıyır kıyır oluyor. Fırından ilk çıktığında özellikle kokusu yetiyor diyebilirim. Dün akşam çok sevdiğimiz arkadaşlarımız Şerife ile Cüneyt akşam çayına bize gelmişlerdi. Yine her zaman ki gibi biz muhabbet edebileceğimiz bir köşe aradık. Çocuklar iki dakika odalarında duruyorlarsa 1 saat bizim yanımızda, "Anne bu bana uyuncağını vermiyor, Anne benim boyalarım nerde, Anne Beyza benimle oynasın :))" gibi cümleler hep havada uçuştu. Arkadaşım Şerife ve bende zaten bu duruma alışkın olduğumuz için, birbirimize duyuracak şekilde sorular sorup, cevabı belirsiz, havada kalan cevaplar, sorularla bir akşam geçirdik :)) Yanlız ikimizin de söylediği bir söz vardı. "Ayyy... eskiden hiç konuşamazdık" :))) Gerçekten halimize çok şükür, Ayberk'in bebekliği o kadar zor geçti ki... Oturmaya gittiğim evlerde önümdeki tabağı bitirmek şurda dursun, bir bardak çayı sıcak içemezdim. Biraz hareketliydi :)))


Gelelim tarifimize, ben poğaçayı sade yapmıştım ama beyaz peynirle de harika olacağından eminim. Özellikle sıcak servis yapmanızı tavsiye ediyorum.
Malzemeler:
1 bardak ılık süt
1 küp yaş maya
1 tatlı kaşığı şeker
3 yumurta ( birinin sarısı ayrılacak)
1 paket oda sıcaklığında margarin
Yarım bardak sıvıyağ
Aldığı kadar un
Tuz
Yapılışı: Ilık süte mayayı ve şekeri ekleyip elimizle eritiyoruz. Bu karışımın üzerine bir yandan karıştırarak margarin, sıvıyağ, yumurtalar eklenip güzelce pürüzsüzleştiriyoruz. Tuzunu da ekleyip, daha sonra unu yavaş yavaş ekleyerek, ele yapışmayacak kıvama getiriyoruz. 20 dakika kadar üzeri kapalı olarak mayalandırıp, yuvarlıyoruz. Üzerine ayırdığımız yumurta sarısını, az sıvıyağ ile karıştırıp sürüyoruz. Dilerseniz peynir ekleyip, 175 derece ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun.

25 Nisan 2009 Cumartesi

Mantarlı Tava Böreği ve Soğanlı Patates Kızartması

Hani bazı günler yemek yemek istemezsin, şöyle çayın yanına börekti çörekti olsa dersin ya, işte o günümüzdü bizimde. Cuma olması da buna en büyük etken tabiki :) Çok uzun zaman önce yemek dergisinde görmüştüm bu tarifi. Üstünde ufak değişiklikler yaptım. Gerçekten severek yenildi. Tavada hemen oluvermesi de ani misafirler için tam yerinde bir börek.


Malzemeler:

1 paket mantar (400 gr.), 5 adet uzun sosis, 3-4 dal dereotu, 1 adet domates, 1 yemek kaşığı tereyağ, tuz.

3 yufka, 1 su bardağı süt ve yarım çay bardağı sıvıyağ.

Yapılışı: Tereyağı eritilir, küçük doğranmış mantarlar ilave edilir. 5 dakika sonra küçük doğranmış sosislerde ilave edilerek yüksek ateşte suyunu çok salmadan pişirilir. Domates küp küp doğranır ilave edilir. Suyunu çektikten sonra ocaktan alınır ve doğranmış dereotu ve bir tutam tuz ilave edilir. Genişçe bir tava yağlanır. Yufkanın bir tanesi kenarları dışarıda olacak şekilde üzerine serilir. Süt ve yağ karışımı gezdirilir. 2. yufka koparılarak tavaya serilir, üzerine sıvıyağ ve süt karışımı gezdirilir. 3.yuflkanında yarısı koparılır, tavaya serildikten sonra üzerine mantarlı karışım döşenir. Kalan yufka parçası üzerine kapatılır. Sütlü karışım gezdirilir. En son dışarda kalan kısımlar içe katlanır. Arkalı önlü kızartılır. Sıcak servis yapılır.


Patates kızartmasının üzerine yarım ay doğranmış ve kızartılmış soğanları hiç gezdirdiniz mi? :)

15 Nisan 2009 Çarşamba

Bakla Kızartması...

Annem bakla yaptığımı görse inanamaz herhalde :) Bekarlığım da ne zaman bakla yapsa, ben bugün aç kaldım derdim :) Sofra dergisinde bu tarifi görünce, tadını gerçekten çok merak ettim, çünkü içerisinde zencefil vardı. Tadını şöyle anlatabilirim, baklayı sevmeyen ben, bu tarifle, bakla hakkında ki düşüncelerimi değiştirdim :)

Tarife geçmeden önce Sevgili Bülbülün Yeri beni Smart blogger ödülüne layık görmüş çook teşekkür ediyorum. Bende bütün arkadaşlarıma gönderiyorum.

Malzemeler:
1 litre su
1 limon suyu
Yarım kilo bakla
1 tutam zencefil
2 çorba kaşığı un
Tuz, karabiber

Üzeri sos için;
1 adet doğranmış domates
1,5 çorba kaşığı kadar domates salçası
1 diş sarımsak
1 çay kaşığı zencefil
1 çorba kaşığı zeytinyağı
1 adet kesme şeker
Yarım çay bardağı su
Tuz

Yapılışı: 1 litre su kaynatılır, içerisine 1 limonun suyu ilave edilir. Ayıklanmış yıkanmış baklalar suya eklenir. Yarı pişmiş kıvamda sudan çıkarılır. Süzülür ve kurulanır. Geniş bir kapta un, zencefil, tuz ve karabiber karıştırılır. Baklalar bu karışımın içerisine dahil edilerek karıştırılır. Kızgın yağa atılıp kızartılır. Diğer taraftan tavada zeytinyağının içerisine domates ve salça ilave edilir, sarımsak kıyılır, suyu eklenir. Zencefili, tuzu ve şekeri ilave edip 5 dakika pişirilir. Kızaran baklaların üzerine döşenir. Afiyet olsun.

13 Nisan 2009 Pazartesi

Bir Carte d'OR rüyası...


Bu pazar günümü çok farklı ve çok güzel bir ortamda geçirdim. Sevgili Carte d'OR ekibi sabah kahvaltısı için bana da bir davetiye gönderince, çok mutlu oldum. Merak ettiğim arkadaşlarımla da tanışma fırsatını yakaladım :) Çok candan olan Limonlu kek' den Neval ve yine o kadar tatlı Aslı'nın Mutfağından Aslı, Kakaolu Pastadan Gökçe ve Carte d'OR ekibinden 3 bayan arkadaş ile çok keyifli bir grup olduk. Carte d'OR Marka Müdürü Canan Barut ve Gülsü Hanım bize küçük ve bildilendirici, keyifli bir sunum hazırlamış.

Carte d'OR adı altında bir blog açmayı düşünen ekipleri, bizlerden bununla ilgili düşüncelerimizi fikirlerimizi beyan etmemizi istediler. Karşılıklı güzel fikir alış-verişleri yapıldı, biz kendilerinden, kendileri de bizden güzel ışıklar yakaladık. Hazırladıkları sunumu izlerken, gerçekten dondurmanın herhangi bir tatlının yanında ne kadar keyifli durduğunu bir kez daha anladım.

30-35 civarında blogcu arkadaşımız vardı, yaka kartlarından tanımaya çalıştık, eminim blog dünyasında çok yakın olduğumuz ve konuşamadığımız arkadaşlarım olmuştur. Beni şu an okuyorlarsa ve orada aynı havayı soluduysak, bende vardım demelerini çok isterim.

Sevgili Aylin Türksen Aysel hanıma ayrıca buradan da teşekkür ediyorum, davetiyeyi bana da gönderdiği ve sıcaklığı, yakınlığıyla güzel sohbetler edebildiğim ve kendisini tanıdığım için onur duyduğumu belirtmek istiyorum.



En son ayrılırken Carte d'OR bize güzel süprizler hazırlamış, Güzel dondurma çeşitleri, Carte d'OR ile farklı lezzetler kitapçığı ve Kup bardakları ile,

Bu güzel not...

Her zaman görüşmek dileklerimle, Teşekkürler Carte d'OR...

6 Nisan 2009 Pazartesi

Tarçınlı Kurabiye...

Nino'da gördüğüm ve mutlaka denemeliyim dediğim kurabiyeleri, karşı komşumun minik kızı Elif'in, 1. yaş günü partisi için hazırladım. Çok pratik ve sunumu çook şık oluyor. İyi ki doğdun Elif :) Sağlıklı, huzurlu, güzel yıllar tüm çocukların olsun...

Blogumda unutulmaması için bende aynen tarifi ekliyorum.

Malzemeler:
1 paket oda sıcaklığında margarin
3 su bardağı un
2 yemek kaşığı pudra şekeri

Üzeri için;
2 yemek kaşığı tarçın
2 yemek kaşığı pudra şekeri

Yapılışı: Margarin, un ve 2 kaşık pudra şekeri özleşene kadar yoğrulur. Cevizden küçük parçalar alınıp yuvarlanır. Yağlanmış tepsiye dizilir. 15 dakika kadar ( üzeri beyaz altı kızarmaya başlayınca ) fırın kapatılır. Kapalı fırında kapağını açmadan 10 dakika daha bekletilir. Soğuduktan sonra üzerine tarçın ve pudra şekeri serpilir. Afiyet olsun.

3 Nisan 2009 Cuma

Mutluluğu uzaklarda aramayanlara :))

Bu başlıkla acaba ne demek istedi diye düşünebilirsiniz. Bu yemeğin ana malzemesi patates olduğu için sanırım böyle bir başlık oluşuverdi.

Başlangıç da tencereye soğanı doğradım, kavurdum sonra 200 gr. kadar kıyma ekledim, ikide sarımsak rendeledim ama bir yandan da düşünüyorum bu yemeği nasıl eksantrik sunabilirim :)

Borcamı aldım elime yuvarlak dilimlediğim 2 adet patatesi dizdim. Kavurduğum kıymaya, salça ve yeteri kadar kaynar su ilave edip, tuzunu ekledim. Patateslerin üzerine yarısını döşedim. Yine üzerine 1 adet patatesi yuvarlak kesip döşedim ve sosun kalanını döktüm. 180 derece ısıtılmış fırına verdim. Yine de birşeyler eksikti.

Patatesler pişince üzerlerine uzun uzun kaşar dilimleri döşedim, bol pulbiber ve karabiber de ekleyerek yine fırına sürdüm. Dolabımda mahsun bakan 1 adet biberimi de süsüne süs katsın diye üzerine kondurdum. Eşim inanamadı, alt üstü patates yemeğiydi ama çook lezzetli oldu :))Deneyenlere afiyet olsun.

Sevgili Derya arkadaşım "Maddeler halinde kendinizi anlatın" konu başlıklı mim de beni de dahil etmiş. Burdan çok teşekkür ediyorum. Kendimi anlatmaya başlıyorum;

1- Çook kararsızım, Bu yüzden birçok satıcıyı uzun süre bekletmişimdir :)
2- Mutlu olmam için çok özel nedenler gerekmez, güneşin açması benim için mutluluktur.
3- Yardım etmeyi çok severim, sevdiğim insanlara yardımım dokunursa mutlu olurum ama su istimal edildiğini fark edersem, bir anda elimi eteğimi çekerim :)
4- Duygusal filmlerde hüngür hüngür ağladığımı bilirim :) sonra da toparlanmam biraz uzun sürer. Diziyi çekenler evlerinde keyif içinde otururken, ben burda neden üzüleyim diye düşünerek birçok diziyi izlemeyi bırakmışımdır :)
5- Çocukluğumdan beri Eti puf yemekten hiç vazgeçemedim :)

Aklıma gelen bu kadar :) Bende Limonlu Kek'i mimliyorum. Kolay gelsin arkadaşım...

1 Nisan 2009 Çarşamba

Kakaolu Cevizli Kek...


Evimde klasik yuvarlak kek kalıbım vardı, hep de istediğim uzun olanlarından almakdı... Nihayet dün kendime hediye aldığım kek kalıbımla denememi yapmak istedim. Senelerdir aman havuçlu olsun, aman elmalı ya da zencefilli olsun derken, klasik keki yabana attığımı farkettim. Yepyeni kek kalıbımda, eskilerin klasik keki yaraşır diyerek giriştim mutfağa...
Malzemeler:
3 adet yumurta
1,5 su bardağı şeker
1 su bardağı sıvıyağ
1 su bardağı süt
Yarım su bardağından biraz fazla ceviz
2 yemek kaşığı kakao
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
Aldığı kadar un :)
Yapılışı: Yumurta şeker güzelce çırpılır. Yağ, süt ilave edilir. Un, kabartma tozu ve vanilya karıştırılarak, karışıma elenir. Dövülmüş ceviz eklenir. Kek harcı ikiye bölünür, bir bölümü kakao ile karıştırılır. Yağlanmış unlanmış kek kalıbına, sade ve kakaolu sırayla döşenir. 175 derece ısıtılmış fırında 40 dakika kadar pişirilir. Afiyet olsun.

12 Mart 2009 Perşembe

Soğan Yahnisi...

Bu yemeğimi çok sık yapmıyordum, soğanları soymak biraz uğraştırıyordu ama bugün arpacık soğanlarımı yarım saat soğuk suda beklettim, soyulması eskiye nazaran daha kolay oldu. Tadı et yemeklerinden biraz farklı oluyor, çok rehalı bir lezzeti var. Osmanlı sofralarında ki o özel yemekleri andırıyor. Sanırım bunun sırrı da içerisinde yenibahar olması.

Malzemeler:
750 gr. yağsız kuşbaşı et
Yarım kilo arpacık soğan
2 çorba kaşığı sirke
2 diş sarımsak
1 çay kaşığı yenibahar
1-2 yemek kaşığı salça
Tuz, karabiber

Yapılışı: Etler yağda kendi suyunu salıp çekene kadar pişirilir. (Ben daha sonra düdüklüye aktardım, 15-20 dakika etler yumuşayana kadar az suda pişirdim) Düdüklü kullanılmayacak sa etlerin üzerine çıkana kadar su koyulur, tekrar çekene kadar pişirilir. Etler pişmeye yüz tutunca, salça, soyulmuş soğanlar, sirke, sarımsak, yenibahar, tuz ve karabiberi ekleyip
üzerini hafif çıkacak kadar da kaynar su ekleyerek soğanlar yumuşayana kadar pişirilir. Afiyet olsun.

10 Mart 2009 Salı

Ispanaklı Mantı...

Oğlumun kreşte mantıyı severek yemesi üzerine (maşallah), içine ıspanak da eklersem, sebzede yedirmiş olurum diyerek yaptığım mantıdır bu. Çok şükür ki itiraz etmedi, yemeseydi çook üzülecektim. Eşim mantının için de ıspanak yerine kıymayı tercih ederdi ama bu haliyle de beğendi. Tabi bu normal mantıdan biraz büyük oldu, içindeki malzemesini bol tuttum, hem fazla vaktimi almadı hemde lezzetli oldu.

Hamuru için; 3 su bardağı un, tuz ve su ile sert bir hamur yoğurdum. 1 cm kalınlığında açarak dilimlere ayırdım. (Dilimleri uzunlamasına biraz geniş tutarak, zarf şeklinde kapattım, siz üçgen de kapatabilirsiniz.)
İç malzemesi için; Yarım kilo ıspanak, 1 büyük soğan, pulbiber, tuz ve karabiber kullandım.
Güzelce yıkanıp doğranan ıspanakları kavrulmuş soğanlara ekleyerek, beraberce kavurdum. Tuzu ve baharatını ekleyerek suyunu güzelce süzdürüp, soğumaya bıraktım. Sulu kalırsa hamuru kapatmanız zor olabilir. Kaşık yardımıyla da suyunu süzdürebilirsiniz.

Mantıları kapattıktan sonra, 1,5 litre kadar kaynatılmış su, tuz, et suyu tablet ve bir miktar yağ dökülmüş tencerede 10 dakika kadar haşlanır. Sarımsaklı yoğurt ve yağda hafif çevrilmiş pul biberle servis yapılır. Afiyet olsun.

9 Mart 2009 Pazartesi

Tarçınlı Cevizli Bisküvi...

Oyun hamurundan sürekli kalıplar çıkaran oğlum için bu bisküvileri denemek istedim. Oğlum daha bebekken bu benim hayalimdi. Büyüsün derdim hep, büyüsünde birlikte kurabiyeler yapalım. Eğlencesine... Bugün hangi kalıptan şekil yapacağımıza o karar verdi ve sonra beraberce bisküvilerimizi yaptık. "Aaa seninki çok güzel oldu, benimki çok güzel oldu" diyerek :))) Oğlumda benimle ilk defa yiyecek tatlı birşeyler yaptığı için mutlu oldu. Yedimi derseniz 1 tane :) Bence tadı güzel oldu. Çayın yanına, tatlı minik ellerin yaptığı atıştırmalıklar...



Tarifi evdeki Türk Mutfağı isimli yemek kitabımı karıştırırken gördüm. Bu arada bütün arkadaşlarımın Kadınlar gününü kutluyorum.
Ve geçmiş Kandiliniz mübarek olsun. Sağlıklı, sıhhatli nice kandiller görmek temennisiyle...
Malzemeler:
2 adet yumurta
3/4 paket margarin
2 yemek kaşığı süt
Yarım su bardağı çekilmiş ceviz
2 tatlı kaşığı tarçın
1 paket kabartma tozu
1,5 su bardağı şeker
Alabildiği kadar un
Yapılışı: Eritilmiş margarin, şeker, yumurta, süt çıppıcıyla iyice karıştırılır. Un, kabartma tozu, tarçın karışımın üzerine elenir, ceviz de eklenerek, şekil alabilecek kıvama gelene kadar un ilave edilir. Küçük parçalar koparıp elimizle 1 cm. kalınlığında açılır ve kalıpla şekil verilir. 180 derece ısıtılmış fırında 15 dakika kadar ( üzeri hafif kızarana kadar) pişirilir. Dilerseniz beyaz ve kakaolu çikolataları benmari usulu eritip üzerlerine gezdirebilirsiniz. Afiyet olsun.

6 Mart 2009 Cuma

Çıtır Yufkalı Tavuklu Mantı...

İsmi ne olsun diye biraz düşündüm açıkçası, muhakkak bir ismi vardır ama ben bilmiyorum. Bu mantıyı evlendiğim ilk yıllar, yani 6 sene öncesine kadar çok yapardım. Blogumda nasıl olmadığı da bir muamma. Kendi arşivimde bulunması ve de unutulmaması için resimlemek istedim.

Yapılışı: 1 adet kemiksiz tavuk göğsü ve yanında suyunun lezzetli olması için 2 parça çorbalık tavuk kemiği birlikte haşlanır. Diğer tarafta 3 yufkayı, teker teker yarımay şeklinde katlayıp, sıkmadan bol kalacak şekilde ayrı ayrı rulo şekline getirip 3 cm. genişliğinde kesilir. 3 yufkaya da aynı işlem uygulandıktan sonra, yukarı da fırındayken fotoğrafını çektiğim gibi dizilir. Birbirlerine dayamanız gerekiyor yoksa açılıyorlar. 180-200 derece fırında kendilerini toparlayınca, hafif sallanır( Zaten kalıplaştıkları için açılmıyorlar) heryerinin eşit oranda çıtırlaşması sağlandıktan sonra, hemen servis esnasında üzerlerine kaynatmış olduğumuz tavuk suyu ile ıslatılır, fazla su çekip hamurlaşmaması için servis tabaklarına dizilir. üzerine didiklenmiş tavuk göğsü, onun üzerine sarımsaklı yoğurt ve zeytinyağında kızdırılmış salça ile servis yapılır.
(Kişi başı 1 yufka olarak düşünülebilir). Afiyet olsun.

27 Şubat 2009 Cuma

Patates Köftesi...

Akşama kadar aklımda bu tarifimle ilgili hiçbir düşüncem yoktu. Nedense benim yemek yapma saatim 5 den sonra oluşuyor. Birden ne yapmam gerektiği geliyor aklıma. Evde 2 tane patatesim vardı, ne yapabilirim dedim ve biraz ondan biraz bundan katarak çok leziz köftelerim oldu. Dışı çıtır, içi yumuşak ve lezzetli. Kuru köftenin patatesli hali oldu.

Yapılışı: 2 büyük boy patates haşlanır, kabukları soyulup ezilir. Sıcaklığı çıkınca içerisine,
2 yumurta, yarım demetten biraz az maydonoz, 1 büyük soğan rendesi, pulbiber, karabiber, tuz ve yuvarlanacak kıvama gelene kadar galeta unu ilave edilir (Yaklaşık 1 çay bardağı ekledim yeterli geldi) Kolayca yuvarlanacak hale gelince köfte şekli verip kızartılır. Afiyet olsun.

26 Şubat 2009 Perşembe

Karnabahar Pane...

Bir karnabaharın tadı bu kadar mı güzel olur. Daha önce hiç bu şekilde yapmamıştım ama hem yapılışı çok kolay hem de gerçekten çok lezzetli oluyor. Sarımsaklı yoğurtla denemenizi tavsiye ederim.

Yapılışı:

1 küçük boy karnabahar yıkanır, çiçek çiçek ayrılır. Limonlu kaynar suya bırakılarak 15 dakika kapağı kapalı bir şekilde haşlanır. Dağılmamasına dikkat etmek lazım. Karnabaharlar süzülür.
Geniş bir kapta;
3 yumurta
3 yemek kaşığı un
1 çay kaşığı kabartma tozu
Yarım bardak su
Tuz ve karabiber
karıştırılır. Topak olmaması için yumurtaları ayrı yerde çırpıp, unu da suyla ayrı bir kapta açıp, birleştirebilirsiniz. 1 su bardağı kadar sıvıyağı tavada kızdırılır ve karnabaharlar bu karışıma batırılarak, arkalı önlü kızartılır. Sarmısaklı yoğurtla servis yapılır. Afiyet olsun.

25 Şubat 2009 Çarşamba

Ekşili Köfte...

Dün bu köftelerimi yuvarlarken telefon çaldı, Sevgili Yasemin'di arayan. İlk defa telefonla konuştuk ve gerçekten çok mutlu oldum. Birçok yerden yazıştığın, yorumlarını paylaştığın, tanımadan sevdiğin birçok insan var. Bende Yasemin'in sesini duyunca, onun hakkında ne kadar doğru şeyler düşündüğümün farkına vardım.

Ekşili köfteme gelince;
Malzemelerim:
400 gr.kıyma
1 tutam maydonoz
1 rendelenmiş soğan
1 çay bardağı pirinç
1 yumurta
1 orta boy patates
1 orta boy havuç
Tuz ve karabiber

Terbiyesi için;
1 su bardağı yoğurt
isteğe göre 1 veya yarım limon (Ben yarım kullandım)
2 çorba kaşığı un
yarım bardak soğuk su

Yapılışı:
Kıyma, kıyılmış maydonoz, soğan, yumurta, pirinç, tuz ve karabiber güzelce yoğrulur. Elimize suya batırarak, köfteler cevizden küçük yuvarlanır. Bir tepsinin içerisine 1 su bardağına yakın un koyulur ve her yerine dağıtılır. Yuvarlanan köftelerde unun üzerlerine dizilir. Yuvarlama işi bittikten sonra tepsiyi sallayarak bütün köftelerin unlanması sağlanır. 1,5 litre kadar su tencerede kaynatılır ve unlanmış köfteler yavaşça suya bırakılır. Zaten unlandığı için yapışmayacak ve dağılmayacaklar. Diğer tarafta patates ve havuç minik küpler halinde doğranır ve pişmekte olan köftelere dahil edilir. Yarım saat kadar pişince ve bütün malzemeler yumuşayınca, terbiyesi hazırlanır. Terbiyeye biraz da sıcak su dahil edilerek ılık kıvama getirilir. Karıştıra karıştıra çorbaya ilave edilir. 5 dakika kadar beraber piştikten sonra tereyağında kızdırılmış pulbiber ve nane gezdirilir. Afiyet olsun...

18 Şubat 2009 Çarşamba

Beşamel Soslu Kabak...

Dün artık değişik birşeyler yapmalıyım, soğuk ama hava da güneşli, içim cıvıl cıvıl derken, karşı komşumun tavsiyesiyle bu yemek çıktı ortaya. Sonuçta eşimin yemekten bir türlü kalkamadığı bu lezzetli fırın yemeği oluşuverdi.


Üç ocağımı birden bu yemek için yaktım ve hemencecik oluverdi :)
1. ocakta,4 kabağı uzunlamasına keserek tuzladım ve kızarttım.
2.ocakta, 2 kaşık margarinde, 2 kaşık unu kavurdum ve 2 bardak süt katarak, karıştıra karıştıra beşamel sos yaptım. Tuz ve karabiberini attım.
3.ocakta, 250 gr.kıymayı 1 soğanla kavurdum. Üzerine 1 kaşık domates salçası, 1 bardak sıcak su ve yine tuz, karabiber ve pulbiber katarak sulu kıvamda olacak şekilde pişirdim.
En son borcama kızarttığım kabakların yarısını döşedim. Üzerine kıyma sosun yarısını ve beşamel sosun yarısını döşedim. 2. kata da yine aynı şekilde kabak, kıyma sos ve beşameli döşeyip, kaşar rendeledim ve üzeri kızarana kadar fırına verdim. Yazıldığı kadar uzun sürmüyor :) Afiyet olsun.

17 Şubat 2009 Salı

Mısırlı Karalahana Kavurması...

Bugün karalahana mı pişirirken, çocukluğuma gittim. Eskiden annanemin küçük ama benim içerisinde kaybolduğum bir bahçesi vardı. Eriklerinin tadını hala unutamam. Kocaman erik ağacı, ceviz ağacı ve bayramlarda üzerinden inmediğimiz bir dut ağacı vardı. Toprağa ekdiği karalahanaları teyzemle birlikte itinayla toplayıp, bahçenin merdivenlerinden çıkıp, mutfağımıza ulaşırdık. Anlayacağınız bir sebze beni bu kadar uzaklaştırabilir zamandan. Şimdi annanem yaşlılığın verdiği rahatsızlıkla senelerdir bahçeyle ilgilenemiyor. Bu halini görmek de istemiyorum aslında :(

Tarife gelince; çok defa sofra dergisinde görmüştüm ama kısmet olmamıştı. Tarif de konserve mısır yazıyor ben bugün bir değişiklik yaptım, hani şu haşlanmış, bardak da satılan mısırlardan bir küçük bardak aldım. Tadı diğerinden kat ve kat daha lezzetli oluyor. Biraz da içinden aşırdım tabi :)

Yapılışı; 1 bağ karalahana güzelce yıkanır, orta kalınlık da doğranır ve suda yarı kıvamda haşlanır. Diğer taraftan yarım çay bardağından biraz fazla zeytinyağında 1 adet soğan kavrulur. 1 kaşık biber salçası eklenir. Süzülen karalahanalar çok ezilmeden beraber kavrulur, altını kapatmadan 1-2 dakika önce mısır ilave edilir. Pulbiber ve tuzu da atılarak ılık servis yapılır.

31 Ocak 2009 Cumartesi

İçli Pilav 2...

Blogumun ilk tarifidir bu, ilk göz ağrımda denebilir. Diğerinden farkı bu sefer içerisine 2 parça tavuk ciğeri ilave ettim. İlk pilavımın linki burada. Ciğeri fıstıklarla birlikte ilave edip, fıstıklar kızarıncaya kadar beraber pişiriyorsunuz, sonrası aynen devam ediyor. Bu arada resimler bu kadar mı birbirine benzer :)