14 Aralık 2009 Pazartesi
Dana Haşlama...
Gönderen Seda'nın Günlüğü 12 yorum
Etiketler: Ana yemekler
7 Aralık 2009 Pazartesi
Tavuk Lokumu...
Tarif defterimin en başında yapılmayı bekleyen ve tadı içli köfteyi andıran çok nefis bir aperatif oldu. Kısır, patates salatası, mercimek köftesinden başka değişik bir tarif düşünürseniz harika bir tercih olur diyebilirim.
Yapılışı: Haşlanmış rondodon geçirilmiş 1 tavuk göğsü, sıcak suda ıslatılmış 1 su bardağı ince bulgur, ince kıyılmış 1 çay bardağı ceviz, 2 diş sarımsak, 1 limon suyu, tuz, karabiber, kimyon, kırmızıbiber derin bir kaba alınır.
1 çay bardağı sıvıyağda 1 baş rende soğan kavrulur ,1 çorba kaşığı salça eklenir karıştırılır ve hazırlanan karışıma ilave edilir. Hepsi bir arada yoğurulur ve minik toplar yapılarak sıcak veya ılık servis yapılır. Afiyet olsun.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 13 yorum
Etiketler: Aperatifler, Salatalar
4 Aralık 2009 Cuma
Bereket Çorbası...
24 Ekim 2009 Cumartesi
Kış soğukları gelmeden...
Yeğenimin ilk kışında, ilk beresi ve atkısı teyzesinden olsun istedim. Geçen seneden blogumu takip edenler bilirler ki ben Bravo dergisinin hiç bir sayısını kaçırmamaya çalışıyorum. Bu örneğide o dergiden esinlendim. 25 günlük yokluğumda beni merak eden bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Eskisi gibi bloguma yazı ekleyemiyorum. Biraz oğlumdan zaman bulamamaktan biraz da bu aralar yeni birşeyler denemek istemediğimden dolayı diyebilirim. Bu durumumdan bende hoşnut değilim ama zamanla geçiceğini umuyorum :)
2 Eylül 2009 Çarşamba
Enginarlı Pilav...
Gönderen Seda'nın Günlüğü 20 yorum
Etiketler: Ana yemekler
1 Eylül 2009 Salı
Haydi Biber Közleyelim...
Markette bugün dolanırken nihayet kırmızı biberin fiyatının düştüğünü gördüm. İnsanlar domatesin başında, ben biberin başında 3 kilo kadar almışım :) Onlar domateslerle sanırım salça, ben ise biberleri közleyip kışın yemek üzere buzluğuma göndericem. En kolayı da fırın tepsisine dizip bir defada birçok biberimin bir anda közlenmesi...
Denemeyenler için bilgi olarak; közlenen kırmızı biberlerin kabukları soyulur, çekirdekleri çıkarılır, Bir öğünlük yani 5 veya 6 adet olacak şekilde buzdolabı poşetlerine koyularak derin dondurucu da saklanır.
İster dilimlenerek sarımsak, sirke, zeytinyağı ile soslanır, istenir se salatalara, istenir se sade olarak sabahları peynirle yenir vs. vs...
Gönderen Seda'nın Günlüğü 17 yorum
Etiketler: Kışa hazırlık
29 Ağustos 2009 Cumartesi
Milföylü Tavuklu Bezelye...
Ramazan geldi de ilk haftasını bitirdik bile. Okul yıllarımda defterimin arka kısmına üşenmeden 30 günü de yazar ve zevkle her günü işaretlerdim, şimdi yılların nasıl geçtiğini anlamadığım gibi bu güzel ayı da yavaş yavaş ama güzelliklerini yaşayarak geçiriyoruz. Bir de Ramazan ayı ile ilgili unutamadığım bir diğer okul anımsa, Lisenin hangi senesinde hatırlamıyorum, iftar okul da olduğumuz saate denk geliyordu, sıra arkadaşımla yemekten vazgeçemediğiz, ekmek arası kızartılmış patates özel ve spasiyel menümüzdü. Güzel olanı ise ikimizin de aynı şeyi getirip, beraberce iftarımızı açmamızdı. Hey gidi günler :))
Biraz nostaljiden sonra bu akşam ki iftar soframızda bulunan doğaçlama yemeğimde sıra. Biz beğendik, kolay ve pratik bir yemek oldu. Üzerinde ki milföyü, çıtırlığıyla yemeğe güzellik kattı. Milföylere renk katması ve lezzet vermesi için salça ile karıştırılmış zeytinyağı sürdüm. Denerseniz umarım sizde beğenirsiniz.
Ayrıca bu iftar menümü sevgili Sevil arkadaşımın İftar bereketi etkinliğine gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşım.
Malzemeler:
4 adet milföy hamuru
1 küçük konserve bezelye
Gönderen Seda'nın Günlüğü 9 yorum
Etiketler: Ana yemekler
27 Ağustos 2009 Perşembe
Şeftalili Muhallebi...
İftardan sonra hem meyva hem de hafif bir tatlı tercih edenler için tavsiye ederim.
Yemekten sonra biraz fazla ağırlık bastı bana :) bir çay demleyip kendime gelsem iyi olacak, yoksa yanıbaşımda lülü lülü konuşan oğluma nasıl yetişebilirim :)
Tarif Lezzet dergisinin Güzel Şeyler ekinden.
22 Ağustos 2009 Cumartesi
Sosyete Mantısı...
Ramazan ayında son saatlere doğru neler geçer aklımızdan, ondan da yerim, bundan da yerim :) Bu tarifimde eşimin aklına geldi, hadi dedim bu gün ki iftar soframızda da, sosyetik mantımız olsun :)
Hem bu kadar kolay olan ve de bir o kadar lezzetli olan bu mantının da unutulmaması için bloguma yazıyorum. Belki sizde şu an gördüğünüzde "evet ya, unutmuştum" :) diyebilirsiniz.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 20 yorum
Etiketler: Ana yemekler, Hamur işleri
10 Ağustos 2009 Pazartesi
Kısır...
Bir kısır tarifi de benden olsun. Blogumda çay saatinin baş kahramanı olsun istedim.
Yeni hafta da hayatınız da her işinizin rast gitmesi dileklerimle...
Sağlıcakla...
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Ev Usulü Tantuni...
Tantuniyi ilk Bakırköy' de yemiştim. O günden sonra aklıma geldikçe evde bu şekilde yapmaya başladım. Gerçeğinin yerini tutmaz tabiki ama, bu şekilde de biz çok seviyoruz. Acı bibere de bu aralar biraz fazla düşkün oldum, acıyla aram pek iyi olmasa da ağzım yana yana ve yine de ısrarla yemek geliyor içimden :) Tantuninin aslı, minik kuşbaşı etiyle yapılıyor.
Malzemeler:
6 adet yağlı veya dürümlük lavaş ( dürümlük lavaş tat olarak hafif tuzsuz olduğundan iç malzemesinin tuzunu ona göre ayarlamak gerekiyor. Yağlı lavaş benim tercihim )
350 gr. kıyma
2 orta boy soğan
1 büyük domates
2 çarliston biber
Tuz, karabiber
Yarım çay kaşığı kekik
Yapılışı: İri doğranmış soğanlarla birlikte kıyma kavrulur. Kıymanın kavrulmasıyla biber ve domates eklenir, sonradan tost makinasında lavaşla birlikte pişeceği için, domates ve biberin hafif pişmesi yeterli. En son tuzu, karabiberi ve kekiği de eklenir. Lavaşlara eşit miktarda bölüştürülür ve kenarları da içe katlanarak dolanır. Tost makinasında lavaşın kızarmasıyla servise sunulur. Afiyet olsun.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 17 yorum
Etiketler: Ana yemekler
26 Temmuz 2009 Pazar
Kahvaltı için alternatif...
Pazar günleri alışıldığın dışında kahvaltı yapmak her evde olduğu gibi bizde de var. Dünden kalan ekmeklerim de değerlendirilmek istenince, kolay ve lezzetli ekmekçikler önerebilirim sizlere.
Ekmek dilimlerine becel, dilim kaşarlar, ince dilimlenmiş sucuk, domates, çarliston biber ve tuz.
İstenirse kekik de serpilebilir. Üstten ısıtılmış fırında kızarana kadar pişirilir. Afiyetler olsun.
25 Temmuz 2009 Cumartesi
Bugün ne mi yesek...
"Bugün ne yesek" hayatımız yemek üzerine :) Mutfağımdan bugün servise sunulanlar..
Dün akşam dan beri patates salatası ve kızartılmış börekleri hayal ettim. Ne de çok özlemişim bu ikiliyi. Patates salatası için daha önce blogumda tarifini yazdığım sayfanın linkini tıklayabilirsiniz.
16 Haziran 2009 Salı
Milföylü Çıtır
Bizim için büyük bir şey başarmanın mutluluğunu yaşıyorum şu an :) Yaklaşık 6 sene öncesinden beri, burada ki büyük bir pastaneden ara sıra da olsa aklımazdan çıkmayan bu milföylü çıtırdan alırdık. Çileklisini bulmak biraz zor oluyordu. Biz akşam saatlerinde almak istediğimizden dolayı genelde kalmamış olduğunu öğrenerek umutsuzca evimize dönerdik :) Misafirlerimiz için istediğim kadar ve taptaze sunacağım tatlılarım oldu. Pastaneden aldığımız tatlılar da milföyleri ince ve kıyır kıyır olduğu için aşağıda ki resimde de göreceğiniz gibi, oklava ile incelterek, uzunlamasına ikiye kestim. Kabarmasını istemediğimden dolayı da çatalla üzerine noktacıklar açtım. Gerisini tarifte anlatmaya devam edeyim :) Heyecanlandım da birden :)
Tadı da aynı pastaneden aldığım gibi, hiç bir tat farkı yok, denemeniz tavsiye ederim.
Malzemeler:
Yarım kilo süt
1,5 tepeleme çorba kaşığı nişasta
1,5 tepeleme çorba kaşığı un
Yarım su bardağı şeker
1 çay kaşığı vanilya
Bir kişi için 1 milföy hamuru hesaplanır.
Bu ölçüler 4-5 kişi içindir.
10 adet kadar çilek
Üzeri için pudra şekeri
Yapılışı: Milföyler resimdeki gibi hafif çözülünce şeklini bozmadan inceltilir. Uzunlamasına ikiye kesilir.190 derece fırınca kızartılır. Diğer tarafta süt, nişasta, şeker, un birlikte pişirilir. Altını kapattıktan sonra vanilyası ilave edilir. Ilındıktan sonra milföyün üzerine bolca döşenir, araya çilekler ve tekrar kremasından sürülür. En üzerine ikinci milföy parçasını koyup, bolca pudra şekeri serpilir. Günlük bir tatlıdır. Kişi sayısına göre yapılır. Afiyet olsun.
9 Haziran 2009 Salı
Yaz Türlüsü...
Sıcakların arttığı şu zamanlar da dışarı çıkmak ne mümkün. Dün oğlumu kreşe bırakıp eve gelene kadar sıcaktan öyle yoruldum ki, bugün yine biraz esintili çok şükür. Ayberk'imle parka ancak akşam saatlerinde çıkabiliyoruz. Bugün de yine evden çıkmadan evdeki sebzelerimle bir türlü yaptım. Adı üstünde türlü olunca, dilediğim sebzeyi katmakla özgür oldum. Yanına da yaz meyvesinden karpuz kesildi mi bitti gitti :)
Yemeğin tarifine gelince;
Malzemeler:
Yarım kilo fasulye
1 patates
1 adet akdeniz kabağı
5 büyük boy domates
3 büyük diş sarımsak
2-3 sivribiber
1 büyük soğan
Sıvıyağ ve tuz
1 bardak sıcak su
Yapılışı: Fasulyeleri görünümü güzel olması açısından uzunlamasına kesip ikiye ayırdım, evde olan akdeniz kabağı yani tombul kabağımı da, dışını çatalla çizikler atarak yine fasulyenin uzunluğu gibi doğradım. Patatesleri de aynı şekilde uzunlamasına doğradıktan sonra, tencerenin dibine sıvıyağ, doğranmış soğan ve biraz fasulye biraz kabak, aralara doğranmış sarımsak ve biraz domates şeklinde hepsini tencereye aldım. En üstü sarımsak ve domatesle döşedikten sonra tuzunu ilave ettim. 1-2 kaşık yine sıvıyağ gezdirerek 1 su bardağı kadar sıcak su ekleyerek, kapağı kapalı olarak pişirdim. Sağlıklı bir yaz yemeği oldu. Afiyet olsun.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 12 yorum
Etiketler: Ana yemekler
21 Mayıs 2009 Perşembe
"Seda Nazik"
Yine bu akşam evde ne yapsam, ne pişirsem diye düşünürken, dolabımı açtım. Yarım paket mantarım vardı, 2 tane de patlıcanım. Evdekileri değerlendirip bir yemek yapmak dı niyetim. Gerçekten bu kadar güzel olacağı benim bile aklıma gelmedi. Eşim eve geldiğinde közlenmiş patlıcan kokuları, bir yandan mantarlar :) ne yemek yapıyorsun dedi, dedim ismini koyacağız çünkü bunu ilk defa deniyorum :) Eşim yemekten sonra yüzünde gayet memnun bir ifade bayağı bir düşündü ve bu yemeği ben keşfettiğim için adı "Seda Nazik olsun adı" dedi. Gerçekten özel bir misafire bile yapılabilecek özel bir yemek oldu. Misafirlere servis esnasında bakır kaplarda sunulabilir mesela. Esasen etsiz ali naziğin üzerinde mantar sote olan bir yemek.. İkisinin tadı birleşince harika oldu diyebilirim :)
Bana yorum yazan bir arkadaşın, aslında Ali nazik değil de Hünkar beğendinin sosu olduğu için Seda beğendi olmalıymış demesi üzerine, yanlışlığımı bu yazı ile düzeltiyorum. Kendisine bilgilendirdiği için teşekkür ederim.
Malzemeler:
2 adet patlıcan
3 çorba kaşığı un
350 gr.kadar süt
2 çorba kaşığı margarin
2 yemek kaşığı kadar rendelenmiş kaşar
Tuz
200 gr. mantar
1 büyük soğan
1 büyük domates
2 sivri biber
Tuz, karabiber, nane
Yapılışı: Patlıcanlar közlenir, kaşıkla içi alınır ve minik doğranır. Diğer tarafta mantarlar yıkanır, orta incelikte doğranır. Ocağa 2 kaşık kadar sıvıyağı alıp doğranmış soğanlar ilave edilir. Kavrulduktan sonra mantarlar eklenir. Mantarlar pişmeye yakın ince doğranmış sivribiberler ve 1-2 dakika sonra da küp küp doğranmış domatesler ilave edilir. Domatesler içinde kaybolmadan, (Isınması ve hafif kendini bırakması yeterli) tuzu, karabiberi ve yarım çay kaşığı kadar nanesi ilave edilerek altı kapatılır.
Alt sosu Ali nazikde ki gibi, ilk önce margarin ocakta eritilir, üzerine un ilave edilir. Un 3-4 dakika kadar kavrulur. Süt yavaş yavaş üzerine ilave edilir. Miktarını koyarken sizde ayarlayabilirsiniz, kaşığa çok yapışmayacak şekildeyken rende kaşarlar ilave edilir. Daha sonra da patlıcanlar eklenerek karıştırılır ve tuzu ilave edilir. Servis tabağına önce patlıcanlı sos, üzerine de mantarlar döşenir, istenirse maydonozla süslenir. Afiyet olsun.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 20 yorum
Etiketler: Ana yemekler
18 Mayıs 2009 Pazartesi
Kabaklı Havuçlu Çorba...
6 Mayıs 2009 Çarşamba
Hediyeleşmek Etkinliği ( Hediyelerimi aldım :))
Bende bana çıkan blog arkadaşıma hediyelerimi gönderdim. Umarım o da benim kadar beğenir. Sürpriz olacağından dolayı ismini yazmıyorum :)
1 Mayıs 2009 Cuma
Çıtır Tavuk ve Ispanaklı Garnitür...
Perşembe günü Ağız Tadı programında Emine Beder yapmıştı bu yemeği. Garnitürüyle hoş olur diyerek bende denedim. Lezzetli bir akşam yemeği oldu. Çıtır tavuk çok defa duyduğum ama hiç denemediğim bir tarifti. Özellikle çocuklar için hoş bir yemek diyebilirim.
Malzemeler:
Yarım kilo tavuk göğsü biftek
250 gr. kilo ıspanak
200 gr. krema
1 paket baharatlı cips
1 çorba kaşığı un
1 çorba kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri
1 çorba kaşığı dolmalık fıstık
1 su bardağı süt
Tuz
Yapılışı:
Krema geniş bir kaseye boşaltılır. Üzerine 1 çay kaşığı kadar tuz ilave edilir. Diğer bir eniş kaba da cipsler ufalanır. Tavuk Biftekler önce kremaya sonra da cipse bulanarak, yağlanmış fırın tepsisine dizilir. 200 derece ısıtılmış fırında pişmeye bırakılır. Diğer tarafta 1 çorba kaşığı dolmalık bir az yağda kızartılır. Yıkanmış ve kökleri ayrılmış ıspanak yaprakları büyükçe doğranır ve fıstıklara ilave edilir. Ispanaklar kendini bırakınca hafif tuz atılarak altı kapatılır. Beşamel sos için 1 çorba kaşığı un az yağda hafif kavrulur, üzerine süt ilave edilir. Koyulaşınca kaşar peyniri de eklenerek, ıspanaklar la karıştırılır. Kızarmış tavuğun yanın da servis yapılır. Afiyet olsun.
Bu arada oğluma bir civciv aldık. Birkaç günlüğüne bizde misafir olacak. Bebek gibi birşey :) Akşam Ayberk'i ben uyuttum, civcivimiz Zilli'yi de eşim :) Pamuklardan bir yatak yaptık ona. Yanlız kalınca cik cik diye bizi çağırıyor. Avucumuzun içinde bir bebek gibi uykuya dalıyor. Oğluma da şimdiden sorumluluk verdik :) Ayberk nerde bizim Zilli peşinde :) Daha ne kadar bizim misafirimiz olur bilemiyorum, aldığımız yere çok büyümeden iade edicez ama şimdilik bizim Zilli evinde mutlu :)
Gönderen Seda'nın Günlüğü 18 yorum
Etiketler: Ana yemekler
29 Nisan 2009 Çarşamba
Mayalı Poğaça...
Eskilerde hep sıkıntı olmuştur bu poğaça işi. Bir ara pamuk poğaçaya sarmıştım. Defalarca da pişirmiştim. Bu tarifini vereceğim poğaça gerçekten kıyır kıyır oluyor. Fırından ilk çıktığında özellikle kokusu yetiyor diyebilirim. Dün akşam çok sevdiğimiz arkadaşlarımız Şerife ile Cüneyt akşam çayına bize gelmişlerdi. Yine her zaman ki gibi biz muhabbet edebileceğimiz bir köşe aradık. Çocuklar iki dakika odalarında duruyorlarsa 1 saat bizim yanımızda, "Anne bu bana uyuncağını vermiyor, Anne benim boyalarım nerde, Anne Beyza benimle oynasın :))" gibi cümleler hep havada uçuştu. Arkadaşım Şerife ve bende zaten bu duruma alışkın olduğumuz için, birbirimize duyuracak şekilde sorular sorup, cevabı belirsiz, havada kalan cevaplar, sorularla bir akşam geçirdik :)) Yanlız ikimizin de söylediği bir söz vardı. "Ayyy... eskiden hiç konuşamazdık" :))) Gerçekten halimize çok şükür, Ayberk'in bebekliği o kadar zor geçti ki... Oturmaya gittiğim evlerde önümdeki tabağı bitirmek şurda dursun, bir bardak çayı sıcak içemezdim. Biraz hareketliydi :)))
Gelelim tarifimize, ben poğaçayı sade yapmıştım ama beyaz peynirle de harika olacağından eminim. Özellikle sıcak servis yapmanızı tavsiye ediyorum.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 13 yorum
Etiketler: Çay saati, Hamur işleri
25 Nisan 2009 Cumartesi
Mantarlı Tava Böreği ve Soğanlı Patates Kızartması
Hani bazı günler yemek yemek istemezsin, şöyle çayın yanına börekti çörekti olsa dersin ya, işte o günümüzdü bizimde. Cuma olması da buna en büyük etken tabiki :) Çok uzun zaman önce yemek dergisinde görmüştüm bu tarifi. Üstünde ufak değişiklikler yaptım. Gerçekten severek yenildi. Tavada hemen oluvermesi de ani misafirler için tam yerinde bir börek.
Malzemeler:
1 paket mantar (400 gr.), 5 adet uzun sosis, 3-4 dal dereotu, 1 adet domates, 1 yemek kaşığı tereyağ, tuz.
3 yufka, 1 su bardağı süt ve yarım çay bardağı sıvıyağ.
Yapılışı: Tereyağı eritilir, küçük doğranmış mantarlar ilave edilir. 5 dakika sonra küçük doğranmış sosislerde ilave edilerek yüksek ateşte suyunu çok salmadan pişirilir. Domates küp küp doğranır ilave edilir. Suyunu çektikten sonra ocaktan alınır ve doğranmış dereotu ve bir tutam tuz ilave edilir. Genişçe bir tava yağlanır. Yufkanın bir tanesi kenarları dışarıda olacak şekilde üzerine serilir. Süt ve yağ karışımı gezdirilir. 2. yufka koparılarak tavaya serilir, üzerine sıvıyağ ve süt karışımı gezdirilir. 3.yuflkanında yarısı koparılır, tavaya serildikten sonra üzerine mantarlı karışım döşenir. Kalan yufka parçası üzerine kapatılır. Sütlü karışım gezdirilir. En son dışarda kalan kısımlar içe katlanır. Arkalı önlü kızartılır. Sıcak servis yapılır.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 12 yorum
Etiketler: Çay saati, Hamur işleri
15 Nisan 2009 Çarşamba
Bakla Kızartması...
Annem bakla yaptığımı görse inanamaz herhalde :) Bekarlığım da ne zaman bakla yapsa, ben bugün aç kaldım derdim :) Sofra dergisinde bu tarifi görünce, tadını gerçekten çok merak ettim, çünkü içerisinde zencefil vardı. Tadını şöyle anlatabilirim, baklayı sevmeyen ben, bu tarifle, bakla hakkında ki düşüncelerimi değiştirdim :)
Tarife geçmeden önce Sevgili Bülbülün Yeri beni Smart blogger ödülüne layık görmüş çook teşekkür ediyorum. Bende bütün arkadaşlarıma gönderiyorum.
Malzemeler:
1 litre su
1 limon suyu
Yarım kilo bakla
1 tutam zencefil
2 çorba kaşığı un
Tuz, karabiber
Üzeri sos için;
1 adet doğranmış domates
1,5 çorba kaşığı kadar domates salçası
1 diş sarımsak
1 çay kaşığı zencefil
1 çorba kaşığı zeytinyağı
1 adet kesme şeker
Yarım çay bardağı su
Tuz
Yapılışı: 1 litre su kaynatılır, içerisine 1 limonun suyu ilave edilir. Ayıklanmış yıkanmış baklalar suya eklenir. Yarı pişmiş kıvamda sudan çıkarılır. Süzülür ve kurulanır. Geniş bir kapta un, zencefil, tuz ve karabiber karıştırılır. Baklalar bu karışımın içerisine dahil edilerek karıştırılır. Kızgın yağa atılıp kızartılır. Diğer taraftan tavada zeytinyağının içerisine domates ve salça ilave edilir, sarımsak kıyılır, suyu eklenir. Zencefili, tuzu ve şekeri ilave edip 5 dakika pişirilir. Kızaran baklaların üzerine döşenir. Afiyet olsun.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 24 yorum
Etiketler: Ana yemekler
13 Nisan 2009 Pazartesi
Bir Carte d'OR rüyası...
Bu pazar günümü çok farklı ve çok güzel bir ortamda geçirdim. Sevgili Carte d'OR ekibi sabah kahvaltısı için bana da bir davetiye gönderince, çok mutlu oldum. Merak ettiğim arkadaşlarımla da tanışma fırsatını yakaladım :) Çok candan olan Limonlu kek' den Neval ve yine o kadar tatlı Aslı'nın Mutfağından Aslı, Kakaolu Pastadan Gökçe ve Carte d'OR ekibinden 3 bayan arkadaş ile çok keyifli bir grup olduk. Carte d'OR Marka Müdürü Canan Barut ve Gülsü Hanım bize küçük ve bildilendirici, keyifli bir sunum hazırlamış.
Carte d'OR adı altında bir blog açmayı düşünen ekipleri, bizlerden bununla ilgili düşüncelerimizi fikirlerimizi beyan etmemizi istediler. Karşılıklı güzel fikir alış-verişleri yapıldı, biz kendilerinden, kendileri de bizden güzel ışıklar yakaladık. Hazırladıkları sunumu izlerken, gerçekten dondurmanın herhangi bir tatlının yanında ne kadar keyifli durduğunu bir kez daha anladım.
30-35 civarında blogcu arkadaşımız vardı, yaka kartlarından tanımaya çalıştık, eminim blog dünyasında çok yakın olduğumuz ve konuşamadığımız arkadaşlarım olmuştur. Beni şu an okuyorlarsa ve orada aynı havayı soluduysak, bende vardım demelerini çok isterim.
Sevgili Aylin Türksen Aysel hanıma ayrıca buradan da teşekkür ediyorum, davetiyeyi bana da gönderdiği ve sıcaklığı, yakınlığıyla güzel sohbetler edebildiğim ve kendisini tanıdığım için onur duyduğumu belirtmek istiyorum.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 17 yorum
6 Nisan 2009 Pazartesi
Tarçınlı Kurabiye...
Nino'da gördüğüm ve mutlaka denemeliyim dediğim kurabiyeleri, karşı komşumun minik kızı Elif'in, 1. yaş günü partisi için hazırladım. Çok pratik ve sunumu çook şık oluyor. İyi ki doğdun Elif :) Sağlıklı, huzurlu, güzel yıllar tüm çocukların olsun...
Blogumda unutulmaması için bende aynen tarifi ekliyorum.
Malzemeler:
1 paket oda sıcaklığında margarin
3 su bardağı un
2 yemek kaşığı pudra şekeri
Üzeri için;
2 yemek kaşığı tarçın
2 yemek kaşığı pudra şekeri
Yapılışı: Margarin, un ve 2 kaşık pudra şekeri özleşene kadar yoğrulur. Cevizden küçük parçalar alınıp yuvarlanır. Yağlanmış tepsiye dizilir. 15 dakika kadar ( üzeri beyaz altı kızarmaya başlayınca ) fırın kapatılır. Kapalı fırında kapağını açmadan 10 dakika daha bekletilir. Soğuduktan sonra üzerine tarçın ve pudra şekeri serpilir. Afiyet olsun.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 14 yorum
Etiketler: Çay saati, Kurabiyeler
3 Nisan 2009 Cuma
Mutluluğu uzaklarda aramayanlara :))
Bu başlıkla acaba ne demek istedi diye düşünebilirsiniz. Bu yemeğin ana malzemesi patates olduğu için sanırım böyle bir başlık oluşuverdi.
Başlangıç da tencereye soğanı doğradım, kavurdum sonra 200 gr. kadar kıyma ekledim, ikide sarımsak rendeledim ama bir yandan da düşünüyorum bu yemeği nasıl eksantrik sunabilirim :)
Borcamı aldım elime yuvarlak dilimlediğim 2 adet patatesi dizdim. Kavurduğum kıymaya, salça ve yeteri kadar kaynar su ilave edip, tuzunu ekledim. Patateslerin üzerine yarısını döşedim. Yine üzerine 1 adet patatesi yuvarlak kesip döşedim ve sosun kalanını döktüm. 180 derece ısıtılmış fırına verdim. Yine de birşeyler eksikti.
Patatesler pişince üzerlerine uzun uzun kaşar dilimleri döşedim, bol pulbiber ve karabiber de ekleyerek yine fırına sürdüm. Dolabımda mahsun bakan 1 adet biberimi de süsüne süs katsın diye üzerine kondurdum. Eşim inanamadı, alt üstü patates yemeğiydi ama çook lezzetli oldu :))Deneyenlere afiyet olsun.
Sevgili Derya arkadaşım "Maddeler halinde kendinizi anlatın" konu başlıklı mim de beni de dahil etmiş. Burdan çok teşekkür ediyorum. Kendimi anlatmaya başlıyorum;
1- Çook kararsızım, Bu yüzden birçok satıcıyı uzun süre bekletmişimdir :)
2- Mutlu olmam için çok özel nedenler gerekmez, güneşin açması benim için mutluluktur.
3- Yardım etmeyi çok severim, sevdiğim insanlara yardımım dokunursa mutlu olurum ama su istimal edildiğini fark edersem, bir anda elimi eteğimi çekerim :)
4- Duygusal filmlerde hüngür hüngür ağladığımı bilirim :) sonra da toparlanmam biraz uzun sürer. Diziyi çekenler evlerinde keyif içinde otururken, ben burda neden üzüleyim diye düşünerek birçok diziyi izlemeyi bırakmışımdır :)
5- Çocukluğumdan beri Eti puf yemekten hiç vazgeçemedim :)
Aklıma gelen bu kadar :) Bende Limonlu Kek'i mimliyorum. Kolay gelsin arkadaşım...
Gönderen Seda'nın Günlüğü 12 yorum
Etiketler: Ana yemekler
1 Nisan 2009 Çarşamba
Kakaolu Cevizli Kek...
12 Mart 2009 Perşembe
Soğan Yahnisi...
Bu yemeğimi çok sık yapmıyordum, soğanları soymak biraz uğraştırıyordu ama bugün arpacık soğanlarımı yarım saat soğuk suda beklettim, soyulması eskiye nazaran daha kolay oldu. Tadı et yemeklerinden biraz farklı oluyor, çok rehalı bir lezzeti var. Osmanlı sofralarında ki o özel yemekleri andırıyor. Sanırım bunun sırrı da içerisinde yenibahar olması.
Malzemeler:
750 gr. yağsız kuşbaşı et
Yarım kilo arpacık soğan
2 çorba kaşığı sirke
2 diş sarımsak
1 çay kaşığı yenibahar
1-2 yemek kaşığı salça
Tuz, karabiber
Yapılışı: Etler yağda kendi suyunu salıp çekene kadar pişirilir. (Ben daha sonra düdüklüye aktardım, 15-20 dakika etler yumuşayana kadar az suda pişirdim) Düdüklü kullanılmayacak sa etlerin üzerine çıkana kadar su koyulur, tekrar çekene kadar pişirilir. Etler pişmeye yüz tutunca, salça, soyulmuş soğanlar, sirke, sarımsak, yenibahar, tuz ve karabiberi ekleyip
üzerini hafif çıkacak kadar da kaynar su ekleyerek soğanlar yumuşayana kadar pişirilir. Afiyet olsun.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 17 yorum
Etiketler: Ana yemekler
10 Mart 2009 Salı
Ispanaklı Mantı...
Oğlumun kreşte mantıyı severek yemesi üzerine (maşallah), içine ıspanak da eklersem, sebzede yedirmiş olurum diyerek yaptığım mantıdır bu. Çok şükür ki itiraz etmedi, yemeseydi çook üzülecektim. Eşim mantının için de ıspanak yerine kıymayı tercih ederdi ama bu haliyle de beğendi. Tabi bu normal mantıdan biraz büyük oldu, içindeki malzemesini bol tuttum, hem fazla vaktimi almadı hemde lezzetli oldu.
Hamuru için; 3 su bardağı un, tuz ve su ile sert bir hamur yoğurdum. 1 cm kalınlığında açarak dilimlere ayırdım. (Dilimleri uzunlamasına biraz geniş tutarak, zarf şeklinde kapattım, siz üçgen de kapatabilirsiniz.)
İç malzemesi için; Yarım kilo ıspanak, 1 büyük soğan, pulbiber, tuz ve karabiber kullandım.
Güzelce yıkanıp doğranan ıspanakları kavrulmuş soğanlara ekleyerek, beraberce kavurdum. Tuzu ve baharatını ekleyerek suyunu güzelce süzdürüp, soğumaya bıraktım. Sulu kalırsa hamuru kapatmanız zor olabilir. Kaşık yardımıyla da suyunu süzdürebilirsiniz.
Mantıları kapattıktan sonra, 1,5 litre kadar kaynatılmış su, tuz, et suyu tablet ve bir miktar yağ dökülmüş tencerede 10 dakika kadar haşlanır. Sarımsaklı yoğurt ve yağda hafif çevrilmiş pul biberle servis yapılır. Afiyet olsun.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 10 yorum
Etiketler: Ana yemekler
9 Mart 2009 Pazartesi
Tarçınlı Cevizli Bisküvi...
Oyun hamurundan sürekli kalıplar çıkaran oğlum için bu bisküvileri denemek istedim. Oğlum daha bebekken bu benim hayalimdi. Büyüsün derdim hep, büyüsünde birlikte kurabiyeler yapalım. Eğlencesine... Bugün hangi kalıptan şekil yapacağımıza o karar verdi ve sonra beraberce bisküvilerimizi yaptık. "Aaa seninki çok güzel oldu, benimki çok güzel oldu" diyerek :))) Oğlumda benimle ilk defa yiyecek tatlı birşeyler yaptığı için mutlu oldu. Yedimi derseniz 1 tane :) Bence tadı güzel oldu. Çayın yanına, tatlı minik ellerin yaptığı atıştırmalıklar...
Tarifi evdeki Türk Mutfağı isimli yemek kitabımı karıştırırken gördüm. Bu arada bütün arkadaşlarımın Kadınlar gününü kutluyorum.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 7 yorum
Etiketler: Çay saati, Kurabiyeler
6 Mart 2009 Cuma
Çıtır Yufkalı Tavuklu Mantı...
İsmi ne olsun diye biraz düşündüm açıkçası, muhakkak bir ismi vardır ama ben bilmiyorum. Bu mantıyı evlendiğim ilk yıllar, yani 6 sene öncesine kadar çok yapardım. Blogumda nasıl olmadığı da bir muamma. Kendi arşivimde bulunması ve de unutulmaması için resimlemek istedim.
(Kişi başı 1 yufka olarak düşünülebilir). Afiyet olsun.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 13 yorum
Etiketler: Ana yemekler
27 Şubat 2009 Cuma
Patates Köftesi...
Akşama kadar aklımda bu tarifimle ilgili hiçbir düşüncem yoktu. Nedense benim yemek yapma saatim 5 den sonra oluşuyor. Birden ne yapmam gerektiği geliyor aklıma. Evde 2 tane patatesim vardı, ne yapabilirim dedim ve biraz ondan biraz bundan katarak çok leziz köftelerim oldu. Dışı çıtır, içi yumuşak ve lezzetli. Kuru köftenin patatesli hali oldu.
Yapılışı: 2 büyük boy patates haşlanır, kabukları soyulup ezilir. Sıcaklığı çıkınca içerisine,
2 yumurta, yarım demetten biraz az maydonoz, 1 büyük soğan rendesi, pulbiber, karabiber, tuz ve yuvarlanacak kıvama gelene kadar galeta unu ilave edilir (Yaklaşık 1 çay bardağı ekledim yeterli geldi) Kolayca yuvarlanacak hale gelince köfte şekli verip kızartılır. Afiyet olsun.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 27 yorum
Etiketler: Ana yemekler
26 Şubat 2009 Perşembe
Karnabahar Pane...
Gönderen Seda'nın Günlüğü 10 yorum
Etiketler: Ana yemekler
25 Şubat 2009 Çarşamba
Ekşili Köfte...
Dün bu köftelerimi yuvarlarken telefon çaldı, Sevgili Yasemin'di arayan. İlk defa telefonla konuştuk ve gerçekten çok mutlu oldum. Birçok yerden yazıştığın, yorumlarını paylaştığın, tanımadan sevdiğin birçok insan var. Bende Yasemin'in sesini duyunca, onun hakkında ne kadar doğru şeyler düşündüğümün farkına vardım.
Ekşili köfteme gelince;
Malzemelerim:
400 gr.kıyma
1 tutam maydonoz
1 rendelenmiş soğan
1 çay bardağı pirinç
1 yumurta
1 orta boy patates
1 orta boy havuç
Tuz ve karabiber
Terbiyesi için;
1 su bardağı yoğurt
isteğe göre 1 veya yarım limon (Ben yarım kullandım)
2 çorba kaşığı un
yarım bardak soğuk su
Yapılışı:
Kıyma, kıyılmış maydonoz, soğan, yumurta, pirinç, tuz ve karabiber güzelce yoğrulur. Elimize suya batırarak, köfteler cevizden küçük yuvarlanır. Bir tepsinin içerisine 1 su bardağına yakın un koyulur ve her yerine dağıtılır. Yuvarlanan köftelerde unun üzerlerine dizilir. Yuvarlama işi bittikten sonra tepsiyi sallayarak bütün köftelerin unlanması sağlanır. 1,5 litre kadar su tencerede kaynatılır ve unlanmış köfteler yavaşça suya bırakılır. Zaten unlandığı için yapışmayacak ve dağılmayacaklar. Diğer tarafta patates ve havuç minik küpler halinde doğranır ve pişmekte olan köftelere dahil edilir. Yarım saat kadar pişince ve bütün malzemeler yumuşayınca, terbiyesi hazırlanır. Terbiyeye biraz da sıcak su dahil edilerek ılık kıvama getirilir. Karıştıra karıştıra çorbaya ilave edilir. 5 dakika kadar beraber piştikten sonra tereyağında kızdırılmış pulbiber ve nane gezdirilir. Afiyet olsun...
Gönderen Seda'nın Günlüğü 5 yorum
Etiketler: Ana yemekler
18 Şubat 2009 Çarşamba
Beşamel Soslu Kabak...
Dün artık değişik birşeyler yapmalıyım, soğuk ama hava da güneşli, içim cıvıl cıvıl derken, karşı komşumun tavsiyesiyle bu yemek çıktı ortaya. Sonuçta eşimin yemekten bir türlü kalkamadığı bu lezzetli fırın yemeği oluşuverdi.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 7 yorum
Etiketler: Ana yemekler
17 Şubat 2009 Salı
Mısırlı Karalahana Kavurması...
Bugün karalahana mı pişirirken, çocukluğuma gittim. Eskiden annanemin küçük ama benim içerisinde kaybolduğum bir bahçesi vardı. Eriklerinin tadını hala unutamam. Kocaman erik ağacı, ceviz ağacı ve bayramlarda üzerinden inmediğimiz bir dut ağacı vardı. Toprağa ekdiği karalahanaları teyzemle birlikte itinayla toplayıp, bahçenin merdivenlerinden çıkıp, mutfağımıza ulaşırdık. Anlayacağınız bir sebze beni bu kadar uzaklaştırabilir zamandan. Şimdi annanem yaşlılığın verdiği rahatsızlıkla senelerdir bahçeyle ilgilenemiyor. Bu halini görmek de istemiyorum aslında :(
Tarife gelince; çok defa sofra dergisinde görmüştüm ama kısmet olmamıştı. Tarif de konserve mısır yazıyor ben bugün bir değişiklik yaptım, hani şu haşlanmış, bardak da satılan mısırlardan bir küçük bardak aldım. Tadı diğerinden kat ve kat daha lezzetli oluyor. Biraz da içinden aşırdım tabi :)
Yapılışı; 1 bağ karalahana güzelce yıkanır, orta kalınlık da doğranır ve suda yarı kıvamda haşlanır. Diğer taraftan yarım çay bardağından biraz fazla zeytinyağında 1 adet soğan kavrulur. 1 kaşık biber salçası eklenir. Süzülen karalahanalar çok ezilmeden beraber kavrulur, altını kapatmadan 1-2 dakika önce mısır ilave edilir. Pulbiber ve tuzu da atılarak ılık servis yapılır.
Gönderen Seda'nın Günlüğü 3 yorum
Etiketler: Ana yemekler
31 Ocak 2009 Cumartesi
İçli Pilav 2...
Blogumun ilk tarifidir bu, ilk göz ağrımda denebilir. Diğerinden farkı bu sefer içerisine 2 parça tavuk ciğeri ilave ettim. İlk pilavımın linki burada. Ciğeri fıstıklarla birlikte ilave edip, fıstıklar kızarıncaya kadar beraber pişiriyorsunuz, sonrası aynen devam ediyor. Bu arada resimler bu kadar mı birbirine benzer :)
Gönderen Seda'nın Günlüğü 7 yorum
Etiketler: Ana yemekler